Sağlıklı bir yaşam ağız ve diş sağlığıyla başlar. Bu nedenle ağız ve diş sağlığını bozan faktörler vücut sağlığını da etkilemektedir. Diş ve diş eti hastalıkları ülkemizde ve dünyada en önemli sağlık sorunları arasındadır. Ancak hayatı doğrudan tehdit etmediği için gereken önem verilmemektedir.
22 Kasım 1908 tarihinde ilk "Dişçi Mektebi"nin açılması, ülkemizde bilimsel diş hekimliğinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. 1996 yılından itibaren 22 Kasım “Türk Diş Hekimliği Günü”; ve 18-24 Kasımı içine alan hafta "Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası" olarak kutlanmaktadır.
Çocuk ve gençlerin gelişim dönemlerinde edindikleri tutum ve davranışlar, ileriki yaşlarda hem genel sağlıklarını hem de ağız ve diş sağlıklarını şekillendirmesi açısından çok önemlidir. Ayrıca, bu dönemde çocuk ve gençler üzerinde ailelerin, öğretmenlerin ve medyanın da etkili olduğu bilindiğinden ülkemiz genelinde bireylerin bu konuda bilinçlendirilmesine katkıda bulunmak, ağız diş sağlığının önemine dikkat çekmek ve doğru alışkanlık kazandırmak amacıyla “Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası”nda etkinlikler düzenlenmektedir.
Diş çürüğü; genel anlamda “fermente olabilen şekerlerle tetiklenen ancak davranışla değiştirilebilen” bir enfeksiyon olarak kabul edilir. Bu tanım; bu hastalığın engellenmesinde ya da oluştuysa erken aşamada durdurulmasında neler yapabileceğimizle ilgili basit önerileri de bize vermektedir. Kuşkusuz bunlardan en önemlisi; “hastalığın davranışla değiştirilebileceği” gerçeğidir. Bütün hastalıklar gibi, diş çürüğünü de önlemek, hastalık oluşunca tedavi etmekten; daha kolay, daha ucuz, daha acısız, daha pratik ve daha sağlıklıdır.
Diş çürüğünü nasıl önlerim?
-Diş çürüğü diş yüzeyinde başar;
-Çözümü diş yüzeyini güçlendirmektir. Flor içeren tüm preperatlar bu açıdan çok yardımcıdır.
En yalın anlatımı ile FLOR: Yüzeysel olarak diş fırçası ile (macun yada jel) fırça, gargara ya da vernik formunda dişe uygulandığında; minenin en dış tabakasına katılır, rezervuar (depo) olarak görev yapar ve asitli ortamlarda salınır. Böylece çözünmeye karşı direnç oluşturur. Bu etkisi geçicidir. Öte yandan, mine yüzeyinde emilir ve mineyi oluşturan kristallerin çözünmesini engeller, remineralizasyon oranını arttırır. Bu açıdan; Flor uygulamalarında; tek bir uygulama kesinlikle yeterli olamaz. Flor, doğru zamanda, doğru miktarda ve doğru sıklıkla uygulanmalıdır. Flor uygulamalarında devamlılık esastır.
Dişleri düzenli temizlemediğimiz zaman oluşan diş plağının içerisinde çok sayıda bakteri vardır ve hızla asit üretebilirler.
-Çözümü, diş plağının oluşumunu geciktirmek yada diş plağını düzenli uzaklaştırmaktır.
Diş hekimi tarafından düzenli yapılan profesyonel temizlik işlemi, düzenli diş ipi kullanımı, diş fırçalama ve beraberinde kullanılan bazı ağız gargaraları bu açıdan çok yararlıdır.
Diş plağı içerisinde yaşayan bakteriler şekeri çok severler ve kolaylıkla asit oluşturabilirler.
-Çözümü şeker alımını düzenlemektir.
Öğün aralarında alınan şeker ve karbonhidratın azaltılması, çürük yapıcı besinlerden uzak durulması önemlidir.
Bisküvi, şeker, çikolata, kola gibi her an elimizin altında olan atıştırmalıklar dişlerin üzerine yapışıp kalan ve asit oluşturan maddeler oldukları için günümüzde diş çürüğü artışının başlıca sorumluları olarak kabul edilmektedir.
Bazı temel beslenme önerileri şeker alımını düzenlemek için değerlendirilebilir:
1- Rafine karbonhidrat alımının kısıtlanması.
2- Öğün aralarında şeker alımının kısıtlanması.
3- Fosfat bazlı diyetin tercih edilmesi.
Çocuklarda beslenme ile ilgili temel yaklaşım; ne yemeyeceklerinin değil, ne yiyebileceklerinin tarifi ile ilgilidir:
- Öğünler arası şeker tüketiminin engellenmesi, alınan şeker miktarı ve yapışkan şekerlerin azaltılması,
- İçilen su, tüketilen meyve ve sebze miktarının arttırılması önerilebilir.
Çürük bir anda oluşamaz, mutlaka bir süreç gerektirir.
Düzenli diş hekimi kontrollerine gidilmesi, «başlangıç çürükleri» için önlem alınması, diş temizliği (profesyonel temizlik) yaptırılması. Başlangıç çürüklerinin durdurulması için düzenli diş fırçalama, diş ipi kullanımı ve florlu gargara ve jellerin kullanımı.
Yüksek çürüklü toplumlarda, sadece fırçalamak yeterli olamamaktadır.
Özellikle çürük aktif toplumlarda ağız bakımı yeni çürüklerin oluşmasında yeterli olmayabilir. Örneğin; okul dönemi çocukları, gerek hijyen alışkanlıklarının yetersizliği, gerek yeme alışkanlıkları ve gerekse diş olgunluğunun tamamlanmamış olması sebebiyle risk altındadırlar.